Loading

Büyümenin ve sürdürülebilir kalkınmanın anahtarı: Kadın

Bilimsel verilere, uluslararası araştırmalara, rol model uygulamalara ve kalkınma raporlarına bakıldığında bir ülkenin büyümesinin anahtarı "kadınların iş gücüne katılım oranının artmasıdır". Çoklu beceri ve düşünme kabiliyetine sahip olan kadınların iş gücünde olması iş başarısını artırıyor.
Bu oranı artırmak kalkınma için en önemli adım olarak değerlendiriliyor.
Bu kapsamda politikaların ve kültürel yapıların eş zamanlı tesisi de önemli.
Dünya Ekonomik Forumu'nun 2023 Küresel Cinsiyet Uçurumu Raporu'na göre, kadınların ekonomiye tam katılımı için yaklaşık 130 yıl gerekiyor. Oysa kadınların ekonomiye aktif katılımı bu sadece gelir eşitliği değil inovasyon ve sosyal kalkınma için bir ivme anlamına geliyor, ayrıca 28 trilyon dolar ek gelir demek. Geçtiğimiz hafta Batı Anadolu Sanayici ve İş İnsanları Dernekleri Federasyonu (BASİFED) tarafından "Güçlü Kadınlarla Güçlü Ekonomi" temasıyla düzenlenen 4. İzmir ve Kadın İktisat Kongresi'nde kadınların iş gücüne katılımının ülkemizin ekonomik kalkınmasına doğrudan katkı sağlayacağı vurgulandı.

BAŞARILI SONUÇLAR
OECD verilerine göre, Türkiye'de kadınların iş gücüne katılım oranı %36,2 iken Avrupa Birliği ortalaması ise %66 seviyelerinde. Şirketlerin yönetim kadrosunda en az %30 kadın temsilinin sağlanması, karar alma süreçlerini çeşitlendirerek yenilikçi ve başarılı sonuçlar doğuruyor. Kadınların iş gücüne daha çok katılımı için iş-aile dengesini koruyacak düzenlemelerin yapılması da ayrı bir önem taşıyor. Örneğin, daha fazla kreş ve yaşlı bakım evlerinin açılmasına ihtiyaç var. Çocuğunu veya yaşlı ebeveynini gündüz emanet edebileceği uygun bütçeli merkezlerin artması, kadınların işe yönelimini hızlandıracaktır.
Öte yandan Eğitim ve Yetkinlik Geliştirme, Finansal Kaynaklara Erişim, Esnek ve Kapsayıcı Çalışma Modeli, Kültürel ve Sosyal Algının Değişmesi ve Kadın Liderliği Teşvik eden politikaların artırılması, kadınların iş verimliliğini ve niteliğini güçlendiren unsurlardır. Dünya Bankası raporlarına göre, kadın girişimcilere sunulan destek programları, küresel ekonomiye yıllık 5 trilyon dolarlık ek katkı sağlayabileceği belirtilmektedir.
Diğer taraftan, kadınların Yönetim Kurulu'nda yer alması, şirketlerin iş başarısı için önemli bir etkendir. Uluslararası araştırmalara göre, yönetim kurulunda kadın oranı yüksek olan şirketlerin finansal performansı %30 daha iyi olduğuna dair veriler bulunuyor. Türkiye'de yönetim kurullarında kadın oranı son yıllarda kademeli olarak artış göstermektedir.
Örneğin, 2024 yılı verilerine göre Borsa İstanbul'da (BIST) işlem gören şirketlerin yönetim kurullarındaki kadın üye oranı %17,9'dan %18,7'ye yükselmiştir.
Bu artışa rağmen 562 şirketin %34'ünde hâlâ kadın yönetim kurulu üyesi bulunmamaktadır. Bağımsız yönetim kurulu üyeleri arasında kadın oranı ise %28,8'e ulaşmıştır. Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) Kurumsal Yönetim İzleme Raporu'nda halka açık şirketlerin yönetim kurullarında asgari %25 kadın üye çalıştırılmasını tavsiye etmektedir.
Kadınların üst yönetim kademesinde bulundurulması, şirketin hedeflerine ve ülkenin kalkınmasında kritik role sahiptir.
Kadın ekonomisini büyütmek, ülkeyi büyütmektir. Mesela Norveç, %40 kadın kotası uygulamasıyla başarılı bir örnektir.

GÖZ ARDI EDİLMEMELİ
Ülkemizin bir yandan kalkınma hedeflerine ulaşmak için çabaladığı diğer yandan küresel ekonomik krizler karşısında zorlandığı şu günlerde kadın iş gücünün kolaylaştırıcı ve güçlü potansiyeli göz ardı edilmemelidir. Kadınlar tarih boyunca ekonominin ve yönetimin merkezinde yer almıştır. Hz. Hatice gibi ticarette öncü olan kadınlardan, Osmanlı ve Selçuklu Dönemindeki güçlü Valide Sultanlara, Cumhuriyet'in kadın liderlerinden Şükran Özar, Süreyya Ağaoğlu, Afet İnan, Sabiha Gökçen'e kadar, onların katkıları çok büyüktür.
Onların geleceğe rol modeldir. 21. Yüzyılda Türkiye'nin gücünü ve potansiyelini daha ileri taşıyacak binlerce Nene Hatun göreve hazırdır.

paylaş